Gönderen: dnzrn | 25/06/2012

Kertenkeleler ve Likya Macera Yarışı

Uzun süredir sesim soluğum çıkmıyor. Bu boş durduğumdan değil. Sadece çalışmalarımı Kertenkeleler / Rock Lizards takımı ile birleştirdim ve tüm idmanları takım sitesinden yayınlıyoruz. Kertenkeleler ekibi olarak aslında masa başı tam zamanlı çalışan kişileriz. Ancak doğayla daha bütünleşmiş, özümüze dönük, sağlıklı, sportif bir yaşamın günümüz şartlarında bile mümkün olduğuna yürekten inanıyoruz. Bizim durumumuzda olan milyonlarca insana sesimizi duyurmak ve kronik mutsuz ve depresif olan toplumumuzu biraz olsun iyileştirmek amacımız. İşte bu farkındalığı yaratmak için Likya Macera Yarışı‘na, modern toplumun ve sistemin bileklerimize vurduğu zicirlerle katılacağız.

Öyle küçük bir yarışma değil Likya Macera Yarışı. 4 gün, Likya parkurlarında kano, dağ bisikleti, doğa koşusu, oryantiring ve kanyoning disiplinlerinin kullanıldığı etaplar, 4 kişilik ekipler tarafından tamamlanıyor. Toplamda 400km sürüyor. Geniş bir teknik beceri yelpazesinin yanında sıradışı dayanıklılık da şart.

Daha anlatırım ama bence girip siteyi incelemelisiniz. Çünkü dolu dolu oldu. Harika fotoğraflar var. Samimi bir dille yazdığımız, hem yarışmayı, hem psikolojimizi, hem idman sürecimizi yazdığımız öykülerimiz var… Hem de iki dilde birden yazıyoruz her şeyi! (İngilizce Sayfa)

Eğer olur da çok hoşunuza giderse ve destek olmak isterseniz, bunu iki şekilde yapabilirsiniz.

  1. (kolay ve keyifli olan seçenek) Facebook grup sayfamızı beğenin. Bu amacımıza inandığınızı gösterecek ve sayı ne kadar artarsa o kadar anlamlı kılacak yaptıklarımızı. Bize katılın. İdmanlarımıza gelin. Tırmanışlarımıza dahil olun. Fikirlerinizi yazın. Ekibe dahil olun.
  2. (zor ve keyifsiz olan 🙂 ) Sponsor arayışımızda yardımcı olun. Bizim amacımıza uygun, aynı düşünen, doğaya ve toplumsal sağlığa duyarlı, sosyal sorumlu örgütler ile bağlantınız varsa, onlara bizden bahsedin ve desteğe ihtiyacımız olduğunu söyleyin.

Defalarca Tour de France şampiyonu olmuş Lance Armstrong 2 hafta önce Florida’da düzenlenen demiradam yarışını birinci olrak tamamladıktan sonra, dün Hawaii demiradamını rekor dereceyle tamamlayarak birinciliği kaptı.

Gönderen: dnzrn | 14/05/2012

Dünyayı Pedallamak

“Siz mağaralarınızın ve kamp ateşlerinizin korunaklı sıcağına sığınırken, biz karanlığı seçtik”

– Mavi Alev’in Takipçileri, Onur Süer

Bu yazıda sizlere  olağanüstü ve olağandışı bir insanı tanıtmak istiyorum: Mark Osborne.  Mark bir bisiklet gezgini ve maceraperest. Kendisiyle 3. dünya turu denemesi sırasında karşılaştım ve vize işlemlerini halletmek üzere durakladığı Ankara’da onu evimde misafir ettim.

Mark’ın amacı Oxford, İngiltere’deki evinden başladığı dünya turunu bisikleti ile tamamlamak. Yol üstünde Yünanistan, Türkiye, Gürcistan, Azerbeycan, Türkmenistan, Tacikistan, Çin, Avustralya, Yeni Zellanda, Güney Amerika ve son olarak da Kuzey Amerika var. Şimdiden yolun 1800km’lik bölümünü katetmiş. Mark ikinci denemesinde Polatlı – Sivrihisar arasında kötü bir trafik kazası geçirmiş ve bacağını kırdığı için İngiltere’ye dönmek zorunda kalmış. Bu kaza sırasında bisikleti de kullanılmayacak hale gelmiş. İngiltere’de kaldığı son bir yılı iyileşmek, form kazanmak ve kendisine yeni bir bisiklet yaptırmak için kullanmış. MSKIII adını verdiği yeni bisikletindeki ekipman listesi ve yorumları kendi blogundaki özel bir sayfada da paylaşmış.

İlk bakışta Mark’ın bisikleti hiç de özel ve güzel görünmüyor. Zaten bir tur bisikleti olduğundan çok ağır. Kadro çelikten üretilmiş. Bisiklet, çantalar olmadan 21kg. Çantalarla beraber 60kg.ın üzerinde! Buna rağmen tur bisikleti tasarımı ve harika vites sistemi sürüşünü oldukça kolay kılıyor. Mark’ın bisikleti hakkındaki en kayda değer yorumu “O’nu bir tarafa yönelt, pedala bas ve git”. Gerçekten de yol dışında kullanımı da oldukça rahat MSKIII’ün.

Burada kaldığı ilk haftasonu Mark’ın Türkiye’den geçen rotasının Kapadokya’ya uğramadığını farkettim. Bu kadar yolu gelip peribacaları arasında bisiklete binememesi kötü olurdu. Bu yüzden Ateş’in panel vanına 5 bisikleti sıkıştırdık ve Kapadokya’ya gittik. Yağmur, dolu, çamur ve birtakım talihsiz kararlar sonucu sadece 33km’lik küçük bir tur atabildik. Yine de Mark’ın sonuçtan memnun kaldığını düşünüyorum.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Sonuç olarak sıradışı bir hafta geçirdim. Mark pek çok kişinin “imkansız” veya “delilik” olarak nitelendireceği bir hayat tarzına sahip. Geçtiğimiz hafta içinde bu hayat tarzını az da olsa izledim, hikayelerini dinledim. Biz masa başı çalışanları, sistemin köleleri için gerçek olmaktan çok uzak, bazılarına göre hoş bir rüya, bazılarına göre karanlık bir kabus bu hayat tarzı. Ben ise kendimi şöyle düşünürken yakalıyorum;  Neden olmasın?

Bu yazıyı okuyanlara bir önerim olacak. Mark’ın blogunu takip edin. Sadece şu sayfayı ziyaret edin ve  sağ taraftaki boşluğa eposta adresinizi girip “Sign me up!” butonuna basın. Böylelikle Mark’ın bu macerasına destek ve belli ölçüde ortak olacaksınız. Önümüzdeki 2 sene 8 ay boyunca yazdığı yazılardan anında haberdar olur, sabah yaka silktiğiniz işlerinize bir kahve molası verirken yaşama bambaşka bir perspektiften yaklaşan birinin küçük öykülerini okursunuz. Kim bilir belki de bu kabussu yaşamdan uzakta, kendi korunaklı limanlarınızda ne kadar mutlu olduğunuzu farkeder, sıradan da olsa kendi yaşamınızı kucaklarsınız.

Uydu, uydu, söyle bana Mark şu anda nerede?

Gönderen: dnzrn | 02/03/2012

Runtalya, 2012

Aylar önceden kayıtlar yapılmıştı! Biletler alındı, planlar yapıldı, çantalar hazırlandı. Yarın sabah Runtalya 2012 için Antalya’ya uçuyorum. Rahat rahat bir yarı maraton koşacağım. Aşağı yukarı iki küsür saat koşacağım. Ancak bir yandan da boş durmayıp, kesintisiz çekim yapmayı düşünüyorum. Bu iş için Deniz’den bir kafa kamerası ödünç aldım. Biraz iri bir aygıt, umarım çok bunaltmaz beni. Kayıtlar hazır olur olmaz burada yayınlayacağım.

Runtalya koşu planı bu sene biraz değişmiş. Önceki iki sene yarı maraton 10:30 da, maraton ve 10K koşuları ise 09:00 da başlardı. Bu seneki programa göre hepsi beraber 09:00’da başlayacak. Kalabalık epey artmış olacak. Bu bir bakıma iyi birşey, çünkü izleyicilerin alkışları ve gülümseyişleri kadar etrafınızda sizinle akan insan topluluğu da sizi onlarca kilometre koşmaya motive eden bir etmen.

Yolda giderken lastiğiniz patladı. Ne yaparsınız? Tamir ederiz dediğinizi duyuyorum. Ama yolda lastik tamiri vaktinizi istediğinizden çok alabilir, planlarınızın aksamasına hatta (tehlikeli bir bölgedeyseniz) uzun süre yaralanma riski altına girmenize bile sebep olabilir. Bu sebeple işini sağlama alan bisikletçiler yanlarında yedek iç lastik taşırlar. 🙂

ironman.com sitesinden iç lastik değiştirmek ile ilgili güzel bir video. Buyrun izleyin:

Troy Jacobson’ın değişiyle: “Train safe, train smart !”

 

Gönderen: dnzrn | 18/12/2011

Teknik Yüzme

İyi bir triatlet olmak için yüzmenizin kusursuza yakın olması gerekli. Üstelik sadece sprint değil, uzun mesafelerde yorgunluğu en aza indirerek, enerjiyi mümkün olduğunca koruyarak yüzmek… Kaslarınız ve ciğerleriniz ne kadar kuvvetli, motivasyonunuz ne kadar yüksek olursa olsun, iyi bir tekniğiniz yoksa bunu başarmak çok zor olabilir.

İşte size teknik yüzmeyi gösteren başarılı, kolay anlaşılır bir animasyon.

Geçen haftasonu ODTÜ Orienteering takımının hazırladığı  Ahlatlıbel’de uzun parkuru bitirdik. Kuşuçuşu 6.1 km olarak hesaplanan parkur, tepeler ve bizim iniş çıkışlarımızla 15-20 km civarında tutmuş olmalı. Toplamda 3 saat 3 dakika sürede tamamladığımız parkurda 14 hedef vardı. Sonradan öğrendiğimize göre haritadaki 4 numaralı hedef, işaretlenenden epeyce bir kuzeye ve yükseğe yerleştirilmiş. Bu hedefi bulmaya çalışırken 30 – 35m lik bir irtifayı belki üç defa inip çıktık. Sonra, şans eseri bir çam ağacının ardına iyice gizlenmiş olarak bulduk. Parkurda yanımda Banu ve Mert vardı. Mert’in daha ilk orienteering deneyiminde uzun parkur bitirebilmiş olması büyük bir başarıydı. Aslında Banu ve benim için bile büyük bir başarıydı diyebilirim. Daha önce uzun parkuru Beynam’da 2011 baharında denemiş ama tamamlayamamıştık.

Uzun lafın kısası, kış öncesi son güzel havaları değerlendirmek için çok güzel bir aktiviteydi.

Gönderen: dnzrn | 13/12/2011

Renewa Open Squash 2011

22 – 25 Aralık Renewa Open squash turnuvasına kaydımı yaptırdım. Üç dört kaliteli maç yapabilsem yeter de artar. Aslında bu sefer daha iddialıyım. Geçen turnuvadan sonra Bahtiyar ile oynadığımız iki oyunda kendimi iyi geliştirdim. Özellikle geçen hafta verdiği ipucu kendi stilimi oluşturmama bile yardımcı oldu sanıyorum. Göreceğiz…

Gönderen: dnzrn | 07/12/2011

Gizli Hazineler! Her Yerdeler !

Eğer bu yazıyı okuyorsanız, çok yüksek ihtimalle, yürüyerek ulaşabileceğiniz mesafede gömülü bir veya birçok hazine kutusu var demektir! Şaka olduğunu düşünüyorsanız, devamını okuyun…

Dünyanın her yerinde insanlar özenle seçilmiş yerlere, özel kutular içinde birşeyler gömüyorlar. Bu gömülerin koordinatları ise komünite sayfalarında paylaşılıyor. Bu koordinatlarda bulunan hazineleri ya bir GPS aracılığıyla ya da harita üzerinde yapacağınız ön çalışmayla bulabilirsiniz. Değişik boylarda olabilen bu hazine kutularından neler çıkıyor? Öncelikle bu kapsamlı oyunun kuralları ve tanınmasını sağlayan logosu var. Kurallar, şans eseri bir hazine kutusunu bulan kişileri bilgilendirmek ve onları da büyük ava dahil etmek için yazılmış. Bir kalem ve not defteri de olmazsa olmazlar arasında. Kutuyu her bulan adını ve tarihini not edebilsin diye.  Bunun dışında kutudan küçük eşyalar çıkabiliyor. Bunlar ödülleriniz ! Evet onları alabilirsiniz. Ama bir şartla, yerlerine aynı veya daha yüksek değerde bir şeyler koymanız gerekiyor. Kutudan çıkabilecek bir diğer nesne tipi ise gezgin böcekler (travel bugs) ve özel madeni paralar (geocoins). Bunların üzerlerinde izleme kodları var. Internette bir sayfaya bu kodları girerek bu eşyaların ne zaman, nerelerde bulunmuş, kimlerin elinden geçmiş olduğunu görebiliyorsunuz. Bu böceklerden birisini hazine kutusunda bulursanız, kurallar gereği, yerine birşey koymadan alabilirsiniz. Tek yapmanız gereken böceği uzun süre elinizde tutmayıp bir başka hazine kutusuna en kısa zamanda koymanız.

Hazineler her yerdeler ! Ankara ve çevre ilçelerde 50’ye yakın, İstanbulda 100’den fazla gömü var.  Hepsi komünite haritalarında işaretli, GPS koordinatları belirli. Hazine kutuları ile ilgili bilinmesi gereken başka bir şey daha var. Bu kutular öyle gelişigüzel her yere konmuyor. İlk hazinenizi bulduğunuzda farkedeceksiniz ki, sizi o noktaya getiren maceranızın en büyük kazanımı kutunun içinden çıkacaklar değil. Kafanızı kaldırın ve etrafınıza iyice bakın. Çok büyük ihtimalle çok güzel bir manzara ile karşılaşacaksınız. Belki yüzlerce defa kıyısında bira içip balık yediğiniz Eymir Gölü’nü tamamen farklı bir açıdan görüyor olacaksınız, belki Yalıncak’tan ODTÜ kampüsünün eşsiz bir görünümüne şahit olacaksınız, belki de hep yakınından geçip hiç gitmediğiniz bir yerlere gideceksiniz.

Ankara'daki Hazineler !

Hazineler konu olunca aklıma hep Coelho’nun Simyacı’sı gelir. Bilirsiniz, çoban Santiago İspanya’da bir hazinenin düşünü görür ve Mısır piramitlerine yolculuk yapar. Yolda sahip olduğu her şeyi kaybeder, dünyaları kazanır, aşkı bulur, dünyanın ruhuyla konuşur. Ama hazinesini bulması için düşlediği yere gittikten sonra, gerisin geriye düşü gördüğü yere gelmesi gerekir. Yıkık çatılı kilise harabelerindeki firavun ağacının başına geri döndüğünde artık aynı kişi değildir. Bu oyun bir bakıma -az da olsa- bunu başarıyor.

Lafı fazla uzatmayayım. Bu konuda yazmaya devam edeceğim. Bir hazine avcısı olmak için komünite sayfasını ziyaret etmeyi unutmayın. Veya iki dakikalık tanıtım videosunu izleyin:

İyi avlar !

Gönderen: dnzrn | 07/12/2011

Dağcılık ve Kampçılık Düğümleri

Doğru ip kullanımı çeşitli doğa sporları için çok faydalı. Dağcılık ve kampçılık için ise olmazsa olmaz bir beceri. Bu konuda ustalaşmak için, çeşitli spor ve disiplinler için düğüm kullanımını örnekli ve resimli olarak anlatan Animated Knots sitesinden yararlanabilirsiniz.

Older Posts »

Kategoriler